Gözyaşı kanallarından kirpiklere uzanan,
bir uçurumun kenarında aşağıya baktıktan sonra
geri atılan adımlar gibi
gözyaşlarım.
Piyano tuşlarındaki parmakların
tuşlardan ayrıldıktan sonra
havada hissettikleri boşluk gibi
susuşlarım.
İzmir'deki deniz kokusunu
binlerce kilometre öteden duyan alıcı hücrelerim mesul
sızlayan burnumdan.
Sarılınca geçmeyecek cinsten kötü huylu korkularım.
Sığındıran değil
kaçıran cinsten kötü huyları.
En acı anında bile
bilindiğinden belki de
tanıdık geçmiş
-değişmeyecek oluşundan belki de-.
Tüm yaşanmış ve yaşanamamışlar
sabit ve güvenilir sanki,
bildik, bilindik, apaçık.
Küçük gözetleme deliği olmayan bir kapı gibiyken bugün,
kapıyı çalan "benim" bile demezken hatta,
tedirgin olmak
ne denli beklenmediktir ki yürek püreleri için?
Hayat gelmeli bildiği gibi de
ya benim tek bildiğim gitmekse?
Sözsüz anlatım: Mia Michaels' dehası
Saturday, 17 January 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
öğrenmek için burdayız. bildiklerimize her yeni gün bilmediğimiz bir şey eklemek için ;)
Post a Comment